Ruh ve beden bir bütün ve birini değerinden ayırmak mümkün değil.
Korkuluğunuz sıkıldığımız durumlarda dudağım uçukladı deriz, ani bir haberle bayılan kişiler görmüşüzdür ya da korkudan altına kaçırmak deyimini hepimiz biliriz.. Bir şeye canımız sıkıldığınızda başımız ağrır…
Daha pek çok örnek gösterebiliriz elbette ruh ve bedenin birbirinden nasıl etkilendiğine dair. Kanserin sebebi bugün net olarak bilinmiyor, bununla birlikte risk faktörlerinden bahsediliyor. Psikoloji ile ilgili kısmında ise risk faktörü olarak ifade edilmeyen duygular, ihtiyaçlar (varoluşsal) gösteriliyor en yaygın olarak.
Yok saydığımız şeyler yok olmuyor.
Bastırdığımız şeyler yanlarına yenilerini alarak daha kuvvetli bir şekilde ortaya çıkmak için dayanabileceği yere karar bekliyor ve bütün bunlar bizim tolerans penceremizi daraltıyor.
Bastırmak, yok saymak, reddetmek inkar etmek geçici bir süre için kısa vadede bir rahatlama getirebilir insana ama uzun vadede birikir, birikir, birikirler ta ki ya içimize ya da dışımıza patlayana kadar…
Hayat hiç birimizi es geçmiyor. Herkes şu ya da bu zorlayıcı bir hayat deneyimine bir ölçüde maruz kalıyor. Bizim biz olmamızda etkili olan anne baba, bakım verenler bakıcılar büyükanne- büyükbabalar, arkadaşlar, kardeşler, öğretmenler…. Her şeyin tam olmadığı yerde bizim de tam olmamız gerçekçi bir beklenti değil. Bir de bunların üstüne genetik yapılar, mizaç yatkınlıkları var…
Daha huzurlu olduğumuzda zihnin ve bedenin daha iyi koruyabildiğimizi, daha sağlıklı yaşlandığımızı fark etmeye başladık. İnsanlar artık bu bilgiler ışığında ruh sağlığı desteği almanın problemli biri olmakla değil ihtiyaçların farkında olmakla ilgili olduğunu görmeye başladı.
Sonu belli olan ömrümüzü nasıl geçirmek istiyoruz önemli bir soru.
Kendimizle, çevremizle, doğayla uyumlu olduğumuz, işlevselliğimizin yerinde olduğu yaşamın getirdikleri ile uyumla kalabildiğimiz, ben böyleyim değişmem yerine gelişebilirim, değişebilirim, öğrenebilirim diyeceğiniz ve bunun için adım atacağınız güzel günler dilerim.
Sevgilerimle
Comments